logo

Author Archives: kadir

26 Şub 2016

acz fakr za’f noksan naks kusur ihtiyaç cehl

Demek şu meşhud saltanat-ı insaniyet ve terakkiyat-ı beşeriye ve kemalât-ı medeniyet; celb ile değil, galebe ile değil, cidal ile değil, belki ona onun za’fı için teshir edilmiş, onun aczi için ona muavenet edilmiş, onun fakrı için ona ihsan edilmiş, onun cehli için ona ilham edilmiş, onun ihtiyacı için ona ikram edilmiş. Ve o saltanatın sebebi, kuvvet ve iktidar-ı ilmî değil, belki şefkat ve re’fet-i Rabbaniye ve rahmet ve hikmet-i İlahiyedir ki; eşyayı ona teshir etmiştir. Evet, bir gözsüz akrep ve […]

26 Şub 2016
26 Şub 2016

Üçüncü Söz

Üçüncü Söz يَۤا اَيُّهَا النَّاسُ اعْبُدُوا   İBADET    ne büyük bir ticaret ve saadet,  fısk ve sefahet    ne büyük bir hasâret ve helâket  olduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle: Bir vakit iki asker uzak bir şehre gitmek için emir alıyorlar. Beraber giderler. Ta yol ikileşir. Bir adam orada bulunur, onlara der: “Şu sağdaki yol, hiç zararı olmamakla beraber, onda giden yolculardan ondan dokuzu büyük kâr ve rahat görür. Soldaki yol ise, menfaati olmamakla beraber, on yolcusundan dokuzu zarar […]

26 Şub 2016
26 Şub 2016
13 Şub 2016

VASİYETNAMENİN HAŞİYESİDİR

Üstadımız âhir ömründe insanların sohbetinden men’edildiği cihetle anladı ki,

bu zamanda şahsiyet cihetiyle insanlara zarar verecek haller var.

Risale-i Nur’un mesleğindeki a’zamî ihlas için bu hastalık verilmiş.

Çünki bu zamanda, şan şeref perdesi altında riyakârlık yer aldığından a’zamî ihlas ile bütün bütün enaniyeti terk lâzımdır.

Dostlar uzaktan ruhuma Fatiha okusunlar, manevî dua ve ziyaret etsinler. Kabrimin yanına gelmesinler. Fatiha uzaktan da olsa ruhuma gelir. Risale-i Nur’daki a’zamî ihlas ile bütün bütün terk-i enaniyet için buna bir manevî sebeb hissediyorum. Kendini Risale-i Nur’a vakfetmiş olan yanımda bulunanlardan nöbetle birer adam kabrimin yakınında olup, bu manayı lüzumsuz ziyarete gelenlere bildirsinler.

Said Nursî

Emirdağ-2 – 201

13 Şub 2016

Kur’an-ı Kerim’de müteşabihat vardır dedikleri birinci şübhelerine cevab:

Evet Kur’an-ı Kerim, umumî bir muallim ve bir mürşiddir.

Halka-i dersinde oturan, nev’-i beşerdir. Nev’-i beşerin ekserîsi avamdır. Mürşidin nazarında ekall, eksere tâbidir. Yani umumî irşadını ekallin hatırı için tahsis edemez. Maahâza avama yapılan konuşmalardan havas hisselerini alırlar. Aksi halde avam, yüksek konuşmaları anlayamadığından mahrum kalır. Ve keza avam-ı nâs, ülfet ettikleri üslûblardan ve ifadelerin çeşitlerinden ve daima hayallerinde bulunan elfaz, maânî ve ibarelerden fikirlerini ayıramadıklarından, çıplak hakikatları ve akliyatı fehmedemezler. Ancak o yüksek hakaikın, onların ülfet ettikleri ifadelerle anlatılması lâzımdır. Fakat Kur’anın böyle ifadelerinin hakikat olduğuna itikad etmemelidirler ki; cismiyet ve cihetiyet gibi muhal şeylere zâhib olmasınlar. Ancak o gibi ifadelere, hakaika geçmek için bir vesile nazarıyla bakılmalıdır.

Meselâ Cenab-ı Hakk’ın kâinatta olan tasarrufunun keyfiyeti, ancak bir sultanın taht-ı saltanatında yaptığı tasarrufla tasvir edilebilir. Buna binaendir ki;  ﺍِﻥَّ ﺍﻟﻠَّﻪَ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﻌَﺮْﺵِ ﺍﺳْﺘَﻮَﻯda kinaye tarîkı ihtiyar edilmiştir.

Hissiyatı bu merkezde olan avam-ı nâsa yapılan irşadlarda, belâgat ve irşadın iktizasınca,

  • avamın fehimlerine müraat,
  • hissiyatına ihtiram,
  • fikirlerine ve akıllarına göre yürümek

lâzımdır.

Nasılki bir çocukla konuşan, kendisini çocuklaştırır ve çocuklar gibi çat-pat ederek konuşur ki, çocuk anlayabilsin.

İşarat-ül İ’caz – 115

12 Şub 2016
12 Şub 2016

Tefekkürler Notlar

12 Şub 2016

şeytanla

şeytandan intikamını hep taze tut. özellikle usanç geldiği zaman onu hatırla ve müteyakkız ol. sana tuzaklar kurmaktan hiç vazgeçmeyecek ; ancak ona çok büyük darbeler vuruldu elh. ve onunla savaşmaya devam edeceğim, etmek zorundayım.