logo

bu dağdağalı kararsız hayat-ı dünyeviyede

Şualar 226 – 227

bu dağdağalı kararsız hayat-ı dünyeviyede o mes’ud zannedilen aile hayatı çok cihetlerle saadetini kaybeder ve kısacık bir hayattaki münasebet ve karabet dahi,

  • hakikî sadakatı
  • ve samimî ihlası
  • ve garazsız bir hizmeti ve muhabbeti

vermez. Ahlâk o nisbette küçülür, belki sukut eder.

  • samimî hürmet eder,
  • sever,
  • şefkat eder,
  • sadakat eder,
  • kusurlarına bakmaz

gibi ahlâk yükseklenir. Hakikî insaniyet saadeti o hanede başlar inkişafa.

Şualar – 227

Hem herbir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir. Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse;

ihlas

samimiyet

yerine garaz
fazilet menfaat
hamiyet sahtekarlık
fedakarlık hodgamlık
rıza-yı ilahi tasannu, riya
sevab-ı uhrevi rüşvet, aldatmak

gibi haller meydan alır.

Eğer iman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetse,

  • birden samimî hürmet
  • ve ciddî merhamet
  • ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet
  • ve hilesiz hizmet ve muaşeret
  • ve riyasız ihsan ve fazilet
  • ve enaniyetsiz büyüklük ve meziyet

o hayatta inkişafa başlarlar.

Şualar – 227

iman-ı ahiret haneye, şehre, memlekete hükmederse/hükmetmezse :

ev ve dershane için

içtima-i hayat için

vatan ve memuriyet için

eğer ahirete iman o haneye girse Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse; (hayat-ı şehriye) memleket dahi bir hanedir ve vatan dahi bir millî ailenin hanesidir. Eğer iman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetse,
birden ışıklandıracak,

·         ortalarındaki münasebet ve şefkat ve karabet ve muhabbet kısacık bir zaman ölçüsüyle değil, belki dâr-ı âhirette saadet-i ebediyede dahi o münasebetlerin devamı ölçüsüyle

o   samimî hürmet eder,

o   sever,

o   şefkat eder,

o   sadakat eder,

o   kusurlarına bakmaz

·         gibi ahlâk yükseklenir.

·         Hakikî insaniyet saadeti o hanede başlar inkişafa.

güzel ahlâkın esasları olan

o   ihlas,

o   samimiyet,

o   fazilet,

o   hamiyet,

o   fedakârlık,

o   rıza-yı İlahî,

o   sevab-ı uhrevî

gibi haller meydan alır.

 

·         asayiş ve insaniyet manaları hükmeder

o   birden samimî hürmet

o   ve ciddî merhamet

o   ve rüşvetsiz muhabbet ve muavenet

o   ve hilesiz hizmet ve muaşeret

o   ve riyasız ihsan ve fazilet

o   ve enaniyetsiz büyüklük ve meziyet

o hayatta inkişafa başlarlar.

·         Çocuklara der: “Cennet var, haylazlığı bırak.” Kur’an dersiyle temkin verir.

·         Gençlere der: “Cehennem var, sarhoşluğu bırak.” Aklı başlarına getirir.

·         Zalime der: “Şiddetli azab var, tokat yiyeceksin.” Adalete başını eğdirir.

·         İhtiyarlara der: “Senin elinden çıkmış bütün saadetlerinden çok yüksek ve daimî bir uhrevî saadet ve taze, bâki bir gençlik seni bekliyorlar. Onları kazanmağa çalış.” Ağlamasını gülmeye çevirir.

·         Bunlara kıyasen cüz’î ve küllî herbir taifede hüsn-ü tesirini gösterir, ışıklandırır.

Eğer iman-ı âhiret o hanenin saadetinde hükmetmezse, Eğer iman-ı âhiret o büyük aile efradında hükmetmezse; Eğer iman-ı âhiret bu geniş hanelerde hükmetmezse,
·         o aile efradı, herbiri şefkat ve muhabbet ve alâkadarlığı derecesinde elîm endişeler ve azablar çeker.

·         O cenneti, cehenneme döner.

·          Veyahut muvakkat eğlenceler ve sefahetlerle aklını tenvim edip uyutur. (Devekuşu gibi avcıyı görür, kaçamıyor, uçamıyor. Başını kuma sokar, tâ görünmesin.) Başını gaflete sokar, tâ ölüm ve zeval ve firak onu görmesin. Divanece, muvakkat, ibtal-i his nev’inden bir çare bulur.

·          Buna kıyasen, bu dağdağalı kararsız hayat-ı dünyeviyede o mes’ud zannedilen aile hayatı çok cihetlerle saadetini kaybeder

·         ve kısacık bir hayattaki münasebet ve karabet dahi,

o    hakikî sadakatı

o   ve samimî ihlası

o   ve garazsız bir hizmeti ve muhabbeti vermez.

·         Ahlâk o nisbette küçülür, belki sukut eder.

o   garaz,

o   menfaat,

o   sahtekârlık,

o   hodgâmlık,

o   tasannu, riya,

o   rüşvet, aldatmak

gibi haller meydan alır.

·         Zahirî asayiş ve insaniyet altında, anarşistlik ve vahşet manaları hükmeder;

·         o hayat-ı şehriye zehirlenir.

·         Çocuklar haylazlığa, gençler sarhoşluğa, kavîler zulme, ihtiyarlar ağlamağa başlarlar.

·         hürmet samimi değil

·         merhamet ciddi değil

·         muhabbet ve muavenet rüşvetsiz değil

·         hizmet ve muaşeret hilesiz değil

·         ihsan ve fazilet riyasız değil

·         büyüklük ve meziyet enaniyetsiz değil

o   çocuklar haylazlıkta

o   gençler sarhoşlukta

o   zalim zulmünde

o   ihtiyar ağlamasında

 

Leave a reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir