- Mi’racın bütün malzemesi : Hiçlik, yani bütün malzemelerden sıyrılmak.
- şeytan Allah’ı bildiği halde iman etmedi. demek iman öyle bilmekle ilgili değil. Ebu Cehil’de biliyordu ama O’da iman etmedi.
- ÜSLUB mühim olmasaydı yemeğin pişirilme tarzı ve elbiselerin de bir önemi olmazdı. oysa yemeği yemek yapan üslubu olan nasıl yapıldığıdır.
- Derine indikçe yüzeydekini göremez ve uzaklaşırsın ancak yüzeyde derine ışık tutabilirsen veya yüzeyden derini gorebilirsen o zaman hem yüzeydekini kaçırmadan hem yorulmadan hem ihata eder vaziyette bir görüş elde etmiş olursun. Hem boğulma riski yoktur. İğneyle kuyu kazmak yerine röntgen misal aletler lazım değil midir?
Fakat, kara ve denizde o röntgen Şualarıyla gördüğün elmas ve cevherleri almak için de o suya Derince dalmak ve iğneyle kuyu kazmak lâzım değil midir ?
Öyleyse önce cevheri görüp sonra onu almak için azmedeceksin. Sathî ve tahkikî okumak, âfâkî ve enfüsi bakmak gibi vahdet ve tevhid bunu gerektiriyor.
- azamet-i kibriya : karıncalara koca kayalar ne ise bize de kâinat öyle, ancak ehad ve ehadiyyet, sırr-ı tevhid ile o azamet-i kibriya ihata edilebilir, okunabilir ve anlaşılır.
- “Verdim” demek “verilenin sahibi benim” demektir. “Teslim ettim” demek emanetçiliktir.
- Nur-u iman etrafımızı aydınlatır, kuvvet-i iman ise o aydınlığa ve müşahadelerine yürümeni sağlar.
- Nasıl ki her mahluk vazifesine ve gideceği zemine göre cihazlanmıştır. Kaderin de öyle. Zemini bulacaksın, zamanı da …