logo

Category : risale-i nurdan toplamalar

26 Mar 2017

kalpsiz akıllar, fısk ve riya

Nur-u fikir, ziya-yı kalb ile ışıklanıp mezcolmazsa, zulmettir, zulüm fışkırır. Mektubat – 471   İlimde iz’an-ı kalb olmazsa, cehildir. İltizam başka, itikad başkadır. Mektubat – 471   Nurun libasını giymiş bir zulmet-i müzevver.   Gözünde bir nehar var, lâkin ebyaz ve muzlim. İçinde bir sevad var ki, bir leyl-i münevver.    O içinde bulunmazsa, o şahm-pare göz olmaz; sen de birşey göremez. Basiretsiz basar da para etmez.   Ger fikret-i beyzada süveyda-i kalb olmazsa, halita-i dimağî ilim ve basiret olmaz. Kalbsiz akıl olamaz. […]

24 Şub 2017

kalb hangi bir şeye el atarsa,bütün kuvvetiyle, şiddetiyle o şeye bağlanır

İ’lem Eyyühel-Aziz! Kalbin umûr-u dünyeviye ile kasden iştigal etmek için yaratılmış olmadığı şöylece izah edilebilir: Görüyoruz ki, kalb hangi bir şeye el atarsa,bütün kuvvetiyle,şiddetiyle o şeye bağlanır.Büyük bir ihtimam ile eline alır,kucaklar.Ve ebedî bir devamla onun ile beraber kalmak istiyor.Ve onun hakkında tam manasıyla fena olur.Ve en büyük ve en devamlı şeylerin peşindedir,talebindedir.Halbuki umûr-u dünyeviyeden herhangi bir emir olursa,kalbin istek ve âmâline nazaran bir kıl kadardır.Demek kalb,ebed-ül âbâda müteveccih açılmış bir penceredir.Bu fâni dünyaya razı değildir. Mesnevi-yi Nuriye (120 ) […]

17 Şub 2017

bu zamanda

İman, yalnız icmalî bir tasdikten ibaret değildir. İmanın çok mertebeleri vardır. Taklidî bir iman, hususan bu zamandaki dalalet, sapkınlık fırtınaları karşısında çabuk söner. Tahkikî iman ise sarsılmaz, sönmez bir kuvvettir. Tahkikî imanı elde eden bir kimsenin, iman ve İslâmiyeti dehşetli dinsizlik kasırgalarına da maruz kalsa, o kasırgalar bu iman kuvveti karşısında tesirsiz kalmaya mahkûmdur. Tahkikî imanı kazanan bir kimseyi, en dinsiz feylesoflar dahi, bir vesvese veya şübheye düşürtemez. Sözler ( 749 ) “Bu zamanda hizmet-i imaniyede hazz-ı nefsini bırakıp ve […]

09 Şub 2017

ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi’ olur.

ömür bir sermayedir, gidiyor. Meyvesi bulunmazsa zayi’ olur. Hem rahat ve gafletle olsa, pek çabuk gidiyor. Lemalar – 206 Ey nefsim ve ey arkadaşım! Aklınızı başınıza toplayınız. Sermaye-i ömür ve istidad-ı hayatınızı hayvan gibi, belki hayvandan çok aşağı bir derecede şu hayat-ı fâniye ve lezzet-i maddiyeye sarfetmeyiniz. Yoksa sermayece en a’lâ hayvandan elli derece yüksek olduğunuz halde, en ednasından elli derece aşağı düşersiniz. Sözler – 127 Eğer insan, şu dar âlem-i arzîde, hayat-ı dünyeviye toprağı altında o cihazat-ı maneviyesini nefsin […]

29 Şub 2016

sersem ve geveze felsefe

Şimdi bak, şu sersem ve geveze felsefe ne der? Bak diyor ki: “Güneş, bir kitle-i azîme-i mayia-i nariyedir. Ondan fırlamış olan seyyaratı etrafında döndürüp, cesameti bu kadar, mahiyeti böyledir şöyledir.” Mûhiş bir dehşetten, müdhiş bir hayretten başka ruha bir kemal-i ilmî vermiyor, bahs-i Kur’an gibi etmiyor. Buna kıyasen bâtınen kof, zahiren mutantan felsefî mes’elelerin ne kıymette olduğunu anlarsın. Onun şaşaa-i surîsine aldanıp, Kur’anın gayet mu’ciznüma beyanına karşı hürmetsizlik etme!.. Mektubat – 206   O vakit herşeyden evvel, eskiden beri tahsil […]

27 Şub 2016

vakf-ı hayat

Biz öyle bir hakikata hayatımızı vakfetmişiz ki, güneşten daha parlak ve Cennet gibi güzel ve saadet-i ebediye gibi şirindir. ~RN-Şualar/312~ bütün vaktimi ve hayatımı, hakaik-i imaniye ve Kur’aniyeye hasr ve vakfetmişim. ~RN-Şualar/472~ Gaye-i hayal olmazsa, enaniyet kuvvetleşir Bir gaye-i hayal olmazsa, yahut nisyan basarsa, ya tenasi edilse; elbette zihinler enelere dönerler, Etrafında gezerler. Ene kuvvetleşiyor, bazan sinirleniyor. Delinmez, tâ “nahnü” olsun. Enesini sevenler, başkaları sevmezler. ~RN-Sözler/708~ Hayat bir faaliyet ve harekettir. Şevk ise matiyyesidir. İşte himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat […]

27 Şub 2016

yakin

Hads, ilim, ittikan, şuhudî, zaruret-i akliye YAKİN hads-i kat’î olmasın, bir yakîn-i şuhudî Yakîn ile beraber tasdiki birlikte ifade eden  ﻳُﺆْﻣِﻨُﻮﻥَkelimesine bedel  ﻳُﻮﻗِﻨُﻮﻥَtabiri, haşir mes’elesi şek ve şübhelere bir mahşer ve bir mecma’ olduğu için, tasdikten fazla îkan ve yakîn daha ehemmiyetli olduğuna işarettir. Veya ehl-i kitabın iddia ettikleri iman, yakînden hâlî olduğundan, onların imanı, iman olmadığına işarettir. İşarat-ül İ’caz – 59    S- Küfür, cehildir. Halbuki kâfirler, Hazret-i Muhammed’i (A.S.M.) evlâdları kadar tanıyorlardı?    C- Küfür, iki kısımdır. Bir […]

27 Şub 2016

tevehhüm

imkân-ı zâtî,    Sözler – 278

27 Şub 2016

tereddüd

İşte pekçok itirazat ve tenkidata maruz ve en küçük bir hatasından dolayı davasını kaybedecek bir Zâtın lisanından böyle tereddüdsüz, kemal-i ciddiyet ve emniyetle ve kuvvetli bir vüsuku ihsas eden bir tarzda böyle ihbarat-ı gaybiye, kat’iyyen gösterir ki; o Zât, Üstad-ı Ezelî’sinden ders alıyor, sonra söylüyor.  Sözler – 406 bilâ-perva, bilâ-tereddüd, bilâ-hicab, telaşsız, samimî bir safvetle, büyük bir ciddiyetle, Sözler – 238 ehl-i insaf ve dikkat tereddüd etmez. Sözler – 576  Bedîüzzaman’ın, Risale-i Nur davasında öyle bir itminanı, öyle bir sıdk […]

27 Şub 2016

şübhe

akıl gözüyle gördüğünüz halde, bir Avrupa feylesofunun sözüyle vesveseye ve şübheye düşen… Sözler 494 sû’-i fehimden gelen şübhelerle, o metin sakf-ı muallâyı sebatsız ve kabil-i sukut görmek ne derece akılsızlık olduğunu anladın. 119 müstakim akıllarına gayet kat’î kanaat ve kuvvetli iman ve aynelyakîn bir tasdik vermiş ki, şübhesiz ve vesvesesiz itminan-ı kalb ile itikad ederler ki; Şualar – 667 Bir bîçare vesveseli ve hassas ve dinsizlerle görüşen bir adam, meşhur dua-i Nebevî olan Cevşen-ül Kebir hakkında ve akıl haricindeki sevab […]